Toplu Taşıma Kullanan Hamile Kadın Olmak
Merhaba sevgili blog okuyucusu,
Ailemin evi ile kendi evimin arasındaki mesafe aşağı yukarı 10 km. E-5 açık olduğunda normal hızla bile gitsen 10-15 dakikada gidersin. Ama artık günün her saati ve her gün trafik var İstanbul'da.
Her ne kadar arabayla seyahate alışık olsam da, çok uzun süre trafikte araba içinde kalmak hamileyken beni çok yoran ve mutsuz eden bir durumdu. Sürekli başım ağrırdı arabada.
Tuvaletin gelir sıkışırsın, susarsın, uykun gelir iki büklüm uyuyamazsın, karnından rahat edemezsin, otur otur popon uyuşur :)
Şanslıyım ki kullanabileceğim bir alternatifim vardı : "Metro".
Yolculuk 20 dakika sürüyordu, dur kalk azdı, kaza riski 0'a yakındı, serindi klima açıktı özellikle de yazın, duraklar hem evime hem ailemin evine çok yakın yürüme mesafesinde idi. Bir hamile kadın daha ne ister. Hızlıca ve konforlu bir yolculuk için eksik bir şey yok ki!
Keşke bu kadar basit olsa.
Buradan tüm dünyaya sesleniyorum : Bir hamile kadın aynı zamanda oturarak seyahat etmek ister!
Çünkü 5. ayından sonra bacakları ağırlığını taşırken zorlanır. Ne kadar fit de olsa, az kilo da almış olsa yine de yorulur. Midesi bulanabilir. Baygınlık hali gelebilir. Ani fren ve dur-kalk sırasında sarsılır. Düşebilir, dengesini kaybedebilir.
Gebeliğimin son aylarında pek çok kez metroya bindim.
Hiç bir binişimde bir Allah'ın kulu da (genç, yaşlı, çoluk, çocuk, kadın, erkek) çıkıp bana yer vermedi. Üstelik pek çoğu özellikle hamile/yaşlı/engelliler içim ayrılmış koltuklarda, sonsuza açılan pergel gibi bacaklarını açıp otururlarken.
Bu arada yalnızca erkek kardeşlerimize yüklenmeyeyim. Bayanlar da yer vermedi...
Bir kaç seferinde eşim de yanımdaydı ve bu rezil durumu gördü. Adam gözlerine inanamadı. Çok sinirlendi. Ama ben ona buna çok alışkın olduğumu sinirlerini boşuna bozmamasını söyledim.
Ve beni de herkes gördü. Karnımı gayet gördüler. Çok belli oluyordu hamile olduğum. Leblebi yutmuş solucan gibiydim çünkü, zayıf kollar, bacaklar ve bir göbek.
Normalde çok eyvallah etmem aslında, ayakta da durabilirim. Sadece giderek artan ağırlıktan yorulan bacaklarım isyanlarda. O yüzden toplu taşımada oturmak ihtiyacı hissediyordum.
Şimdi ben şunu sorguluyorum. Bu insanları (erkek/kadın) da bir anne büyüttü. Birileri yetiştirdi. Kuralları, hayatı öğretti. Ama sanırım merhameti, sevgiyi, insana değeri öğretmedi.
Ya da en azından empati kurmayı anlatmadı.
Bencilliklerini törpüleyemedi.
Acaba diyorum ben de bu körlüğe düşecek miyim?
Şimdi benim de bir erkek çocuğum var.
Asla!
Kadınlar da insandır!
Bu gerçek hala nasıl göz ardı edilebiliyor?
Kadın olmak toplumumuzda zor. Hele de hem anne, hem çalışan kadın, hem de eş olmak. Maalesef bizim memleketimizde hamile kadın olmanın da bir anlamı yok. Kadına bu kadar az değer verilen bir ülkede, hamile kadına değer verilmesini beklemek biraz çocukça oldu sanıyorum, haklısınız.
Evet biraz yoruldum, belim ağrıdı, bacağım ağrıdı ama ölmedim. Ayakta da olsa gittim o yolu.
Ama şunu gördüm ki en az kız çocuk terbiyesi erkek çocuk terbiyesi de önemli ve çok daha fazla gerekli.
Belki kibar bir salon bey efendisi olmayacak ama en azından insan olacak benim oğlum...
Bunu da buraya yazasım geldi, yazdım gitti sevgili okuyucu :)
Sevgiler,
Ceren
Ailemin evi ile kendi evimin arasındaki mesafe aşağı yukarı 10 km. E-5 açık olduğunda normal hızla bile gitsen 10-15 dakikada gidersin. Ama artık günün her saati ve her gün trafik var İstanbul'da.
Her ne kadar arabayla seyahate alışık olsam da, çok uzun süre trafikte araba içinde kalmak hamileyken beni çok yoran ve mutsuz eden bir durumdu. Sürekli başım ağrırdı arabada.
Tuvaletin gelir sıkışırsın, susarsın, uykun gelir iki büklüm uyuyamazsın, karnından rahat edemezsin, otur otur popon uyuşur :)
Şanslıyım ki kullanabileceğim bir alternatifim vardı : "Metro".
Yolculuk 20 dakika sürüyordu, dur kalk azdı, kaza riski 0'a yakındı, serindi klima açıktı özellikle de yazın, duraklar hem evime hem ailemin evine çok yakın yürüme mesafesinde idi. Bir hamile kadın daha ne ister. Hızlıca ve konforlu bir yolculuk için eksik bir şey yok ki!
Keşke bu kadar basit olsa.
Buradan tüm dünyaya sesleniyorum : Bir hamile kadın aynı zamanda oturarak seyahat etmek ister!
Çünkü 5. ayından sonra bacakları ağırlığını taşırken zorlanır. Ne kadar fit de olsa, az kilo da almış olsa yine de yorulur. Midesi bulanabilir. Baygınlık hali gelebilir. Ani fren ve dur-kalk sırasında sarsılır. Düşebilir, dengesini kaybedebilir.
Gebeliğimin son aylarında pek çok kez metroya bindim.
Hiç bir binişimde bir Allah'ın kulu da (genç, yaşlı, çoluk, çocuk, kadın, erkek) çıkıp bana yer vermedi. Üstelik pek çoğu özellikle hamile/yaşlı/engelliler içim ayrılmış koltuklarda, sonsuza açılan pergel gibi bacaklarını açıp otururlarken.
Bu arada yalnızca erkek kardeşlerimize yüklenmeyeyim. Bayanlar da yer vermedi...
Bir kaç seferinde eşim de yanımdaydı ve bu rezil durumu gördü. Adam gözlerine inanamadı. Çok sinirlendi. Ama ben ona buna çok alışkın olduğumu sinirlerini boşuna bozmamasını söyledim.
Ve beni de herkes gördü. Karnımı gayet gördüler. Çok belli oluyordu hamile olduğum. Leblebi yutmuş solucan gibiydim çünkü, zayıf kollar, bacaklar ve bir göbek.
Normalde çok eyvallah etmem aslında, ayakta da durabilirim. Sadece giderek artan ağırlıktan yorulan bacaklarım isyanlarda. O yüzden toplu taşımada oturmak ihtiyacı hissediyordum.
Şimdi ben şunu sorguluyorum. Bu insanları (erkek/kadın) da bir anne büyüttü. Birileri yetiştirdi. Kuralları, hayatı öğretti. Ama sanırım merhameti, sevgiyi, insana değeri öğretmedi.
Ya da en azından empati kurmayı anlatmadı.
Bencilliklerini törpüleyemedi.
Acaba diyorum ben de bu körlüğe düşecek miyim?
Şimdi benim de bir erkek çocuğum var.
Asla!
Kadınlar da insandır!
Bu gerçek hala nasıl göz ardı edilebiliyor?
Kadın olmak toplumumuzda zor. Hele de hem anne, hem çalışan kadın, hem de eş olmak. Maalesef bizim memleketimizde hamile kadın olmanın da bir anlamı yok. Kadına bu kadar az değer verilen bir ülkede, hamile kadına değer verilmesini beklemek biraz çocukça oldu sanıyorum, haklısınız.
Evet biraz yoruldum, belim ağrıdı, bacağım ağrıdı ama ölmedim. Ayakta da olsa gittim o yolu.
Ama şunu gördüm ki en az kız çocuk terbiyesi erkek çocuk terbiyesi de önemli ve çok daha fazla gerekli.
- Ben oğluma kadın ya da erkek fark etmeksizin herkesin önce "İnsan" olduğu için değer görmeyi hak ettiğini;
- Büyüklere, yaşlılara, hastalara hürmet etmeyi;
- Kız arkadaşlarına, ailesindeki kadınlar haricindeki tüm kadınlara, kadın çalışma arkadaşlarına saygı göstermesi gerektiğini, onları üzmemesi , destek olması gerektiğini;
- Kendinden küçük, zayıf ve güçsüzlere destek olması gerektiğini;
Belki kibar bir salon bey efendisi olmayacak ama en azından insan olacak benim oğlum...
Bunu da buraya yazasım geldi, yazdım gitti sevgili okuyucu :)
Sevgiler,
Ceren
Yorumlar
Yorum Gönder